Özet Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından bu yana çeşitli köklü değişimler yapılmış ve bu gelişmeler sürekli tartışılmıştır. Köy Enstitül...
Özet
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından bu yana çeşitli köklü değişimler yapılmış ve bu gelişmeler sürekli tartışılmıştır. Köy Enstitüleri de bu köklü değişimlerden biri olmuştur. Günümüz de bu konunun tartışılması önemini azaltmamıştır. Aksine ülkenin kendine has olan koşullarından ortaya çıkmıştır. Köy Enstitüleri Türkiye’nin Eğitim ve kalkınma hayatını önemli ölçüde belirlemiştir.
Eğitimimde
şüphesiz en önemli faktör öğretmendir. Bu doğrultuda 17 Nisan 1940 tarihinde
“köy’e öğretmen yetiştirme ve köylüyü aydınlatma amacı güden Türkiye ye has
“Köy Enstitüleri” kurulmuştur. Köy Enstitüleri’ni önemli kılan ise iş içinde
eğitim ilkesidir yani hiçbir köylü işinden geri kalmayacak şekilde eğitim verilmesidir.
Bir diğer özelliği ise Eğitim veren Öğretmenin bölgeye ayak uydurma ve o
bölgeye has eğitim verme şekliyle kaliteli ve özgün bir eğitim kurumu olmuştur.
Anahtar Kelimeler:Eğitim Seferberliği, Köy Enstitüleri, Eğitim
Giriş
Türkiye
Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak meydana çıktıktan itibaren (1923)
çağdaşlaşma ve kendi ihtiyacını kendi karşılayabilme gibi önemli adımlar
atmıştır. 1 Kasın 1928 de Harf İnkılabı ile beraber 24 Kasın 1928 de Millet
Mekteplerinin açılması bu doğrultuda ilk adımı Mustafa Kemal Atatürk atmıştır.
Atatürk’ün bu adımı 1930 yıllardaki Türk Aristokrat kesiminin köy ve köylüye
olan ilgilerinin artmasına vesile olmuştur.
20.yüzyılın
ortalarında köydeki yaşamın geliştirilmesi doğrultusunda Dönemin Aydın
kesimleri arasında kayda değer tartışmalar ve mülahazalar yaşanmıştır.” Köy’cü”
söylemler hatırı sayılır ölçüde büyümeye başlamıştır. Köy Enstitüleri bir
anlamda bu tartışmaların ve konuşmaların mahsulü olmuştur. Aslında Köy
Enstitüleri’nin kurulmasında ki temel amaç yeni kurulan cumhuriyet devrimlerini
halka ilk ağızdan anlatmak ekonomi (tarım) güçlendirmek ve aydın-köylü
çatışmasını ortadan kaldırmak olmuştur.[1]
Köy
Enstitüleri’nin Kurulması
Köy
Enstitüleri’nin hazırlık taslağı 1935 yılında oluşturulmuş, 1937 de il kez
denenmiş lakin 1940 yılında bakanlar kurulu kararıyla hayata geçirilmiştir. Köy
Enstitüleri’nin temel amacı Türkiye’yi sosyal, kültürel ve ekonomik alanda
kalkındırmaktır.[2]
Bir
dünya savaşından çıkmış yoksul ve bitkin bir halk köyler de ve kazalarda ki
okulların azlığı, şehirli halkın ve köydeki halkın bir türlü anlaşamaması,
halkın Atatürk’ün yapmış olduğu devrimleri kavrayamamış olması hatta özellikle
köylülerin bu devrimlere karşı çıkmaları bu dönemin ne denli karışık bir dönem
olduğunu gözler önüne sermiştir. Durum böyle iken özellikle Köy Enstitüleri’nin
kurulmasına ihtiyaç ve zorunluluk duyulmuştur. Köy de yaşan halkın dilinden
anlayacak bir aydın kesime ihtiyaç duyulmuş ve çözümü ancak köyün kendi içinden
aydın bir kesim oluşturmakla mümkün olabileceği kanısına varılmıştır.[3]
Bizzat
kendisi de köyde büyümüş ve köylü bir aileden gelen İsmail Hakkı Tonguç (Dönemin
ilköğretim Genel Müdürü) bu sistemin hem fikir babası hem de kurucusu
olacaktır. Tonguç’a göre köyler kendi içinden canlandırılmalıdır köylü ‘nün
kentlinin yanın da ezilmemesi ancak eğitim ve öğretim ile mümkün olacaktır.[4]Bu
konu ilk kez CHP 1935 yılında yapılan Büyük Kurultay’da devlet eliyle başlatılan
kalkınma planı içine dahil edilmiştir.
İsmail
Hakkı Tonguç eğitim alanında geniş kapsamlı bir araştırma yaparak geçmişte
yapılan çalışmaları incelemiş ve bunun üzerine 20 yıllık bir plan taslağı oluşturmuştur.
Bu plana göre köyler de 1954 yılına kadar öğretmen, tarım işinde çalışacak
teknisyen ve sağlık hizmeti ulaşmadık yer kalmayacaktır. Atatürk’ün köylü
milletin efendisidir sözünden yola çıkarak Kurtuluş savaşında önemli faydalar
sağlayan köylülere bu hizmetin
ulaştırılması gerekmektedir.Lakin bu planı yürürlüğe koymak kağıt
üzerinde yazıldığı gibi kolay olmayacaktır.Çünkü öğretmen bulma sıkıntısı baş
göstermiş bu alt yapıyı oluşturmak bir hayli zaman alacaktır.Köylerde
okur-yazar bulmak oldukça güç ve nadir bir durumdur.Bu engeli de aşmak üzere
İsmail Hakkı Tonguç askerliğini bitirmiş okur-yazar gençlerden bir grup
oluşturmuş ve bu gençleri Eskişehir’de 4 aylık bir kursa tabii tutmuştur.il
etapta bu kursu tam 84 eğitmen tamamlamış ve bu kursların sayıları giderek
artırılmıştır.
Kursları
tamamlayan eğitmenler kendi mensubu olduğu köylere giderek eğitim öğretim
faaliyetlerinde bulunmuşlardır.Görev tanımları ise ; köy çocuklarının eğitimine
üç sene boyunca destek olmak ve köy halkına modern tarım teknikleri bakımından
eğitim vermek olmuştur.Ayrıca bu eğitmenler akşam okulları vasıtasıyla da
yetişkinlere okuma yazma öğretmekle yükümlü tutulmuştur.
Köy
Enstitüleri için alt yapı oluşturulmuş eğitmenler Anadolu’nun dört biryanından
eğitim-öğretim çalışmalarına başarılı bir şekilde başlamıştır.Başlatılan bu
harekete halktan gelen tepkilerin çoğu olumlu yönde olsa da karşı çıkanların
sayısı da azımsanmayacak kadar fazlaydı.Bunların en göze çarpanı Milli Mücadele
de bir kahraman haline gelmiş olan Kazım Karabekir’dir.Bu karşıtlığı bariz bir
şekilde göstermese de alttan alta fikirleri
doğrultusunda Köy Enstitüleri’ne muhalif tarafların etrafında toplanmasına
sebebiyet vermiştir.Kazım Karabekir Harf İnklabı Sırasında da İzmir iktisad
kongresinin başkanlığını yaptığını sırada Harf İnkılabı’nı kongrede açıklanması
na da karşı çıkmıştır.
17
Nisan 1940 yılında Köy Enstitüleri’nin yasalaşma sürecine gidilmiş meclise
sunulan bu teklife hiç ret oyu çıkmamıştır lakin Kazım Karabekir de başta olmak
üzere 146 delege oy kullanmamıştır. Bu olay ise Türkiye Cumhuriyeti içinde bir
muhalefetin habercisi olmuştur.
Oylama
da olmayan millet vekilleri arasında ileride kurulacak olan Demokrat Parti’nin
kuruculuğunu da yapacak olan Celal Bayar Adnan Menderes ve Fuat Köprülü gibi
isimler vardı. Ayrıca köylerde bulunan büyük toprak ağaları bu uygulamaya da
şiddetle karşı çıkmış köylüyü uyandırmasından korkmuşlardır.
Adımı
atılan Köy Enstitüleri ilk etapta başarılı olması sonucunda 1937 yılının
Haziran ayında çıkarılan “Köy Enstitüleri Eğitmen Kanunu”[5] ile
İzmir ve Edirne de eğitmenlik kursları açılmış ve zamanla bu kurslar “Eğitmen
Okullarına” çevrilmiştir.Köy
Enstitüleri’ni genel anlamda değerlendirirsek devlet bütçesine en az yük ile çoğu büyük bir organizasyonun sağlanması
diyebiliriz.
Köy
Enstitüleri’nde Verilen Dersler
Enstitüler
de verilen dersler konularına göre ayrılmış kimi bölgelerde tamamen hepsi
uygulanmış kimi bölgeler ise bazı derslerin eğitimi zorunlu tutulmamıştır.
Bu
derslerin ana başlıklar halinde verecek olursak :İlk sırada Kültür dersleri
Tarih,Türkçe,Coğrafya Yurttaşlık Bilgisi Matematik Fizik Kimya,Sağlık
Bilgisi,Beden Eğitimi ve Milli Oyunlar,Resim,Müzik,Sosyoloji vb. gibi kültür
dersleri yer almıştır.Ayrı zaman da da Ziraat ile ilgili dersler ve çalışmalar
hem teorik hem de pratik yoldan öğretimine gidilmiştir.Teknik dersler de
verilmiş nalbantlık,marangozluk,inşaat teknisyenliği (duvarcılık,sıvacılık
betonculuk),kızlar için el sanatları , biçki-dikiş gibi zanaatlar da öğretimine
önem verilmiştir.
Sonuç
Enstitülerin Kapatılması
Köy
Enstitüleri’nin siyasette adının geçmesi ile beraber kız ve erkek çocuklarının
aynı çatı altında eğitim görmesi mensubu oldukları dine ayrı olduğuna dair
eleştiriler gelmiş ve halk arasında bu eleştiriler bir dedikodu malzemesi
olarak kullanılmıştır.Açılamasına da karşı olan büyük toprak sahipleri de bu
dedikodudan faydalanmış ve Enstitüler aleyhinde girişimlerde
bulunmuşlardır.Sağ-Sol çatışmalarının başladı tarihlere tekabül etmesi üzerine
Komünizm ‘i yayıyor düşüncesi de bir hayli kabul görmüştür.Asıl kapatılmasında
ki olay da Komünizm yüzünden olmuştur.
Bu
tartışmaların ilerlediği bir dönemde ,bir pilotun Hasanoğlan Köy Enstitüsü
müzik binasını üzerini ‘orak-çekiç’ simgesine benzetmesiyle Köy Enstitülerinin
hali hazırda atılmış olan Komünist düşünceyi yayıyor iddiası kabul görmüştür.[6]Ve bu
olayın devamında 1951 yılından itibaren Köy Enstitülerinin kapanış yılı
olmuştur.
Dönemin
Millet vekillerinden Şevki Mutlugil TBMM kürsüsünden “bizde komünizm var mıdır?
Komünizmin ne olduğunu bilen köylü var mıydı ?”diyerek alenen Köy Enstitülerine iftira
atmıştır.Delil olarak ta Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün yukardan çekilmiş
fotoğrafını göstermiştir.Burası bir devlet mektebidir herhangi bir yabancı
ideolojiye yuva olamaz diyince Demokrat Parti’nin dönemin yandaş medyaları ve
diğer etkenler birleşerek Köy Enstitülerinin bütünüyle Köy Okullarına
çevrilmesi ile kapatılmasına karar verilmiştir(27 Ocak 1954)[7].
Bibliyografya
Makaleler
Garip
Çağdaş, Köy Enstitülerinin Türkiye’nin
Kalkınma Sürecindeki Yeri. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,2016.
Kitaplar
Eyüboğlu
, Sabahattin, Köy Enstitüleri Üzerine,
Yeni Gün Haber Ajansı Basım ve Yayıncılık, İstanbul, 1999.
Türkoğlu,
Pakize, Tonguç ve Enstitüleri, Yapı
Kredi Yayınları, İstanbul, 1997.
Raporlar
Karakuş, Aydın,75.Yılında
Köy Enstitüleri,Ankara
Politikalar Merkezi,2015.
Dergiler
Kapluhan, Erol, Atatürk Dönemi Eğitim Seferberliği ve Köy Enstitüleri”, Marmara Coğrafya Dergisi, Temmuz
(2012).
Web
Siteleri
ADD,Atatürkçü Düşünce Derneği,”Köy
Enstitüleri’nin Kapatılması”.Erişim 15 Mayıs 2020. https://add.org.tr/koy-enstitulerinin-kapatilmasi/
[1] Fakir Baykurt, Unutulmaz
Köy Enstitüleri, Literatür Yayınları, Ankara, 1981, s.47.
[2] Çağdaş Garip, Köy Enstitülerinin Türkiye’nin Kalkınma
Sürecindeki Yeri, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,Yaşamboyu
Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Anabilim dalı, (Yüksek Lisans Tezi 2016),s.5.
[3]
Sabahattin Eyüboğlu, Köy
Enstitüleri Üzerine, Yeni Gün Haber Ajansı Basım ve Yayıncılık, İstanbul, 1999,
s.143.
[4] Pakize Türkoğlu, Tonguç ve Enstitüleri,
Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1997, s.36.
[5]Erol Kapluhan, “Atatürk Dönemi Eğitim Seferberliği ve Köy Enstitüleri”, Marmara Coğrafya Dergisi, Temmuz (2012), s 184.
[6] Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD),”Köy Enstitüleri’nin
Kapatılması”,(Erişim 15 Mayıs 2020).
[7] Hüseyin Karakuş, 75.Yılında Köy Enstitüleri,( Ankara Politikalar Merkezi,2015),Rapor no:01, s.41.