Türk Tarihine Adını Altın Harflerle Yazdıran Kadınlar

 Cumhuriyet tarihindeki birçok kadının başarısının ardından gelen kadına dönüş çağına devam edin. Başarıları tarihin içinde ve bilimde, sana...

 Cumhuriyet tarihindeki birçok kadının başarısının ardından gelen kadına dönüş çağına devam edin. Başarıları tarihin içinde ve bilimde, sanatta, sporda ve siyasette adeta bir atılım yaptılar. İşte bu tarihi şekillendiren diğer kadınlar:

Safiye Ali

Türk tarihinin ilk kadın doktoru Safiye Ali’dir. Safiye Ali, Osmanlı İmparatorluğu zamanında çeşitli hizmetlerle ilgili bir aileye mensuptur. Yetenekli ve başarılı kişiliğiyle ilgili yazan Safiye Ali, dergi eğitimi almak’ya gitmiştir. Almanya’da kadın ve çocuk sağlığı üzerine eğitim programları sonra Kurtuluş Savaşı bitiminde vatanına dönerek kendi açtığı bir klinikte tedavileri başladı. Aynı zamanda süt ve bakımevlerinde de sürdüren Safiye Ali, Türkiye’yi dünya çapında düzenlenen tıp kongrelerinde de temsil edilen. Ancak daha sonra sağlık bakımı eşiyle beraber Almanya’ya taşınarak mesleğine burada devam etti. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’da yaralananların bakımını üstlenmiştir. Savaşın Birleşik Türkiye’ye dönmüştüğün yazıldığı tarih 1952’de hayata veda edildi.

Sabiha Gökçen

Dünyanın ilk kadın savaş uçağı olan Sabiha Gökçen , aynı zamanda Atatürk’ün manevi kızıdır. Türk kadınının her meslek dalında başarılı olabileceğini göstermek amacıyla Atatürk’ün kendisini özel olarak yetiştirdiği bilinmektedir. Sabiha Gökçen, Sovyetler Birliği’ne giderek Yüksek Planör Okulu’ndan mezun olmuş ve planör öğretmenliği yapmıştır. Bu yönüyle Türk havacılık tarihine adını yazdıran kadınlar arasında yer almayı başarmıştır.

Lale Aytaman

Lale Aytaman, Türk tarihinin ilk kadın valisidir. Alman Dili ve Edebiyatı mezunu olan Lale Aytaman, doktorasını da Hamburg'da Alman Dili ve Edebiyatı üzerine yaptı. 1991 yılında Muğla Valiliği'ne atandı. 1995 yılına kadar valilik yapmış olan Lale Aytaman, İğne Koltukta Dört Buçuk Yıl adlı kitapta, döneminde yaşadığı anıları toplamıştır.

Selma Rıza

Selma Rıza, Türkiye'nin ilk kadın gazetecisidir. 19. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul'dan gizlice ailesinden Türk Tarihinde Adını Anan Kadınlara kaçarak Paris'teki Jön Türk liderlerinden kardeşi Ahmet Rıza'nın yanına gitti. 10 yıl boyunca İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katıldı ve derneğin tek kadın üyesi oldu. Paris'te Fransızca yayınlanan Meşveret ve Türkçe yayınlanan Şura-yı İmmet gazetelerinde çalıştı.

    Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a dönen Selma Rıza, kendi ülkesinde gazeteci olarak çalışmadı. Ancak Kızılay'ın kurulması için çeşitli çalışmalara katıldı. Osmanlı döneminde Hilal-i Ahmer Cemiyeti olarak bilinen bu teşkilatın yönetiminde 5 yıl genel sekreterlik yaptı ancak görüş ayrılığı nedeniyle istifa etti.

Jale İnan

1914 İstanbul doğumlu olan Jale İnan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın arkeologudur. Eser kaçakçılığına karşı bir çok kurtarma kazıları gerçekleştiren Jale İnan; arkeolog mesleğiyle genç yaşlarda tanışmıştır. Bunun yanında 1995 tarihinde Türkiye Bilimler Akademisi’nin de şeref üyesi seçilerek Türk arkeoloji tarihinin önemli isimleri arasında yer almayı başarmıştır.

Feriha Sanerk

Türk Tarihine Adını Yazdıran KadınlarTürk tarihinin ilk kadın emniyet müdürü olan Feriha Sanerk, 1941 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne giren ilk kız öğrencidir. Feriha Sanerk, kaymakamlık kursunu bitirmesine karşın cinsiyeti nedeniyle kaymakam olma arzusu reddedilmiş ve bunun sonrasında de Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müracaat yapmıştır. Burada komiser muavini görevini üstlenen Sanerk, 1953 senesinde da Emniyet Müdürü rütbesi almıştır. Ancak yine cinsiyeti nedeniyle ataması gerçekleştirilmemiştir. Bu olay yargıya taşınınca da aynı sene ataması gerçekleşmiştir.

Semiha Berksoy

1910 senesinde İstanbul’da doğan Semiha Berksoy, opera sanatçısı ve ilk Türk kadın ressamdır. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi ve Konservatuarı’nda eğitim satın aldıktan sonra Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera Bölümü’ne giderek bu bölümü birincilikle tamamlamıştır. Opera kariyerine ise 1934 senesinde başlamış, 1939 senesinde Richard Strauss’un Ariadne Auf Naxos adlı operasındaki rolüyle de Avrupa’da sahne almaya başlayan ilk Türk opera sanatçısı unvanını almıştır.